top of page
Ara

Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılabilir?

  • Yazarın fotoğrafı: Elem DOĞDU ÖZKAN
    Elem DOĞDU ÖZKAN
  • 14 Oca
  • 8 dakikada okunur

Bu yazımızda, "Tedbir nafakası nedir, ne zaman alınır, ne zamana kadar alınır, artırılıp azaltılabilir mi, icraya koyabilir miyiz, tedbir nafakası ödenmezse hapis cezası var mı?" "Nafaka artırım davası nedir ve ne için açılır?" "Aldığım nafaka miktarı artık bana veya çocuğuma yetersiz geliyor, nafaka miktarını artırabileceğim bir yol var mı?" ya da "boşanma davasından sonra ne zaman nafaka artırım davası açılabilir?" "boşanma davasından sonra nafaka artırım davası açmak için bir süre var mıdır?" "boşanma davası kesinleşmeden nafaka artırım davası açılabilir mi?" sorularına cevap vereceğiz.


Tedbir nafakası nedir?


Nafaka, boşanmış eşin ya da çocuğun geçim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir mahkeme kararıyla ödenen maddi destek ödemesidir. Türk hukuk sisteminde, nafaka genellikle boşanma davalarında ya da ayrı yaşayan eşler arasında maddi açıdan mağdur durumda olan kişiye ekonomik yardım sağlamak amacıyla belirlenir. Mahkemece, boşanma davası devam ederken davacı ve müşterek çocuklar lehine boşanma kararının kesinleşmesine kadar geçen süre için tedbir nafakasına hükmedilebilmektedir.


Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/180 E. , 2015/8640 K. Sayılı kararında " Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Her ne kadar, nafakanın takdirinde; davalı (baba) nın hayat koşulları ve ödeme gücünün de dikkate alınması zorunluluğu var ise de; bu durum, yani davalının gelir seviyesinin düşüklüğü nafakanın artırılması gerekliliğini büsbütün ortadan kaldırmaz. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınır. Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Hakim, nafaka takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır." şeklinde hüküm kurmuştur.


Ayrıca TMK madde 330/1'e göre; "nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." ibaresi uyarınca nafakanın belirlenmesi konusunda ana unsurlardan biri ödeme gücüdür.


Boşanma davalarında davacının talebi olmasa da tedbir nafakasına hükmedilebilir mi?


Mahkeme, sosyal inceleme raporu ve ekonomik sosyal inceleme raporu dosyaya ibraz edildikten sonra genellikle tedbir nafakasına hükmetmektedir. Kimi mahkemeler ise raporlar gelmesine karşın duruşma gününden önce tedbir nafakasına hükmetmemekte, raporlar geldiyse ilk duruşma günü tedbir nafakası hakkında ara karar kurmaktadır.


Mahkemece tedbir nafakasına hükmedilmesi halinde, bu nafakanın, ara karar tarihinden itibaren değil, dava tarihinden itibaren olacak şekilde, geriye dönük verilmesi gerekmektedir.


28/11/1956 tarih ve 15 E.-15 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakaya dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekirken karar yerinde nafakanın başlangıç tarihinin gösterilmemesi doğru görülmemiştir. (Ankara BAM 2. Hukuk Dairesi 2017/1047 Esas, 2017/1410 Karar)


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.10.2018 tarihli ve E. 2017/2-1891, K. 2018/1577 sayılı ilamında da açıkça, nafakanın davanın başından itibaren hüküm altına alınacağı ifade edilmiştir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2011 tarihli ve 2011/2-533 E., 2011/670 K. Sayılı ve HGK., E. 2019/107 K. 2022/318 T. 15.03.2022 tarihli kararı ile de benimsenmiştir.


"Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın (resen) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak davanın başından itibaren karar kesinleşene kadar hüküm altına alınır."


Dava dilekçesinde nafaka talebi olmasa bile yargılama esnasında nafaka isteminde bulunan taraf lehine, dava tarihinden itibaren nafaka takdir edilmemesi kaldırma nedeni olarak kabul edilmiştir.


Ankara BAM 1. HD, 17.09.2021 tarihli, 2021/849 Esas, 2021/1486 Karar sayılı ilamında,


"Davalı kadının tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;

4721 sayılı TMK’nın “Geçici önlemler” başlıklı 169. Maddesi; “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.” hükmünü içermektedir. Bu maddede Aile Hukukuna özgü özel tedbirler yer almaktadır.

Anılan maddede yer alan geçici önlemlerden birisi, boşanma ve ayrılık davası devam ettiği sürece maddi imkânları kısıtlı olan eşin bakım ve geçimine diğer eşin katkısını sağlayan tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın (resen) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar hüküm altına alınır. Ayrıca, davanın her aşamasında taraflarca da talep edilebilir. Dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerekir..."


Ankara BAM 1. HD, 21.05.2021 tarihli, 2018/3064 Esas, 2021/936 Karar sayılı ilamında,


"Yukarıda açıklanan ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; herhangi bir geliri ve mal varlığı bulunmayan, başka bir erkekle evlilik dışı birliktelik yaşadığı hususu kanıtlanmamış olan, yargılama sırasında tedbir nafakası istemediği yönünde herhangi bir beyanı bulunmayan ve 10/04/2018 tarihli duruşmada bu talebini ilk kez dile getiren davalı kadın yararına, dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kadının tedbir nafakası isteminin reddi isabetsiz olduğundan..."


Mahkemece tedbir nafakası hususunda kurulan ara karara karşı kanun yolu kapalıdır.

Tedbir nafakasını icraya koyarken nelere dikkat etmeliyim?


Tedbir nafakası Mahkemece bir ara kararla kurulduğundan ilamsız icra takibine (Örnek 7) konu edilmektedir.

Mahkemece dava tarihinden itibaren nafakaya hükmedileceğinden, genellikle işlemiş nafaka alacağının icra yoluyla tahsili yoluna gidilmekte ise de bu takip talebinde işlemekte olan (işler) nafakanın da gösterilmesi önemlidir. Aksi halde, icra müdürlüğünce sadece birikmiş nafaka alacağı için ödeme emri hazırlanır. Birikmiş nafaka alacağı ise adi alacak hükmünde olup öncelikli alacaklardan olmadığından borçlunun başkaca borçları varsa, sıraya girer diğer borçlar içerisinde önceliği yoktur. Ancak işler nafaka alacağı, öncelikle tahsil edilir.


Yargıtay 12. HD, E. 2010/2013, K. 2011/681, 15.2.2011 tarihli ilamında da bu husus açıkça gösterilmiştir.

"Borçlu işçi olup, 4857 Sayılı Kanunun 35. maddesine göre işçinin almakta olduğu ücretlerin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Ancak nafaka borcunun özelliği sebebiyle öncelikle aylık nafakanın tamamının, borçlunun almakta olduğu ücretinden her ay kesilmesinden sonra ücretin geri kalan kısmının 1/4’ünün birikmiş nafaka alacağı için, diğer adi alacaklar gibi daha önce konulan hacizler sona erdikten sonra kesilmesi gerekmektedir."


Ayrıca, nafakanın ödenmemesi halinde İcra Ceza Mahkemesine yapılacak şikayet üzerine nafaka yükümlüsünün hapis cezası alabilmesi de işler nafakanın ödenmemesi halinde mümkündür.


Birikmiş nafakanın ödenmemesi sebebine dayalı olarak nafaka yükümlüsüne disiplin hapsi cezası verilemez.


Konuyla ilgili olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1991/53 Esas, 1991/79 K. Sayılı içtihadında,


"Birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olup ve bu alacağa ilişkin ödememenin İİK 344.maddesinde belirtilen suçu oluşturmayacağı, borçlu sanığın icra emrinin tebliğinden şikâyet tarihine kadarki sürede en az bir aylık cari nafaka alacağının bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi mümkün değildir.”


Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2011/1865 Esas, 2011/4409 Karar sayılı ilamında;


"Dosya kapsamına göre, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29/06/2009 tarihli ve 2009/4392-4761 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, birikmiş nafaka alacağının adi alacak hükmünde olması ve bu nitelikteki bir borcun nafaka alacağını ödememe suçunu oluşturmayacağının anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir."


Şeklinde hüküm kurulmuştur.


Nafaka artırım davası nedir?


Günümüz ekonomik şartlarında nafaka alacaklısı, Mahkemece hükmedilen nafakanın enflasyon karşısında erimesi sebebi ve yaşanılan somut olaylar göz önüne alınarak yeni ekonomik külfetlerin ortaya çıkması hallerinde sıklıkla nafakanın artırılmasına ihtiyaç duymaktadır.


Nafaka arttırım davası, boşanmış eşler veya nafaka yükümlülüğü olan taraf arasında, mevcut nafakanın yetersiz olduğu iddiasıyla açılan bir davadır. Bu dava, nafaka miktarının artırılması talebiyle açılır. Nafaka miktarının artması için, nafaka alacaklısının (örneğin eski eş ya da çocuk) yaşam standartlarının iyileştirilmesi veya nafaka veren tarafın ödeme gücünde bir değişiklik olması gibi sebepler gerekçe gösterilebilir. Nafaka artırım davasının kabulü yönünde karar alınabilmesi için koşullarda yeni ve önemli değişikliklerin gerçekleşmesi gerekir. Önemli değişiklik kavramı da soyut kalmakla birlikte bu her olayın koşullarına göre değişkenlik gösterebilir.


Nafaka arttırım davası, genellikle aşağıdaki gibi durumlar söz konusu olduğunda açılabilir:


1. Alacaklının yaşam standartlarının değişmesi: Örneğin, nafaka alan kişi yaşam giderlerinin arttığını veya sağlık gibi özel ihtiyaçlarının çoğaldığını ileri sürebilir. Çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakaları bakımından çocuğun okul masraflarının artması servis gideri gibi yan ek giderlerin sonradan ortaya çıkması örnek verilebilir.

2. Nafaka borcunu ödeyen tarafın gelirinde artış: Nafaka ödeyen kişinin gelirinde artış olmuşsa, alacaklı taraf, eski nafaka miktarının artık yetersiz olduğunu savunarak artırılmasını talep edebilir.

3. Enflasyon ya da ekonomik koşullar: Ülkede ekonomik durumunun zamanla değişmesi, olağan sayılamayacak şekilde enflasyon oranlarının artması, alım gücünün azalması gibi sebepler de nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesine yol açabilir.


Nafaka artırım davası açmak istiyorum. Boşanma davam kesinleştikten sonra herhangi bir sürenin geçmesi gerekir mi?


Nafaka artırım davası açılabilmesi için nafakanın tutarı önem taşımadığı gibi belirli bir sürenin geçip geçmediğine de bakılmaz. Kısacası nafaka artırım davasının isteği haklı kılacak önemli bir sebep ileri sürülebiliyor olması halinde herhangi bir zaman engeline takılmadan açılabilmesi mümkündür. Ancak nafaka artırımı talep edilirken dürüstlük kuralına aykırı hareket edilmemelidir.

Davayı açan kişi, nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için kanıt ve gerekçeler sunmak zorundadır. Örneğin çocuğunun okul masraflarının arttığı, bir hastalık sebebiyle ek masraflarının çıkması veya kendisinin hastalığı sebebiyle artık çalışamayacak durumda bulunması hallerinde hastane raporları, kira giderinin olağandışı artırılması gibi haller bunlara ilişkin belgelerle ispatlanmalıdır. Bu tür davalarda, mahkemenin mevcut nafakanın yetersiz olduğunu ve artırılması gerektiğini kabul etmesi durumunda, nafaka miktarının artırılmasına karar verilebilir. Hakim istem halinde nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini de karara bağlayabilir.


Nafaka artırım davası açmak istiyorum. Boşanma davam kesinleşmeden açabilir miyim?


Boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası, boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesine kadar devam etmektedir. Mahkemelerce yapılan yargılama esnasında hükmedilen nafaka, tedbir nafakasıdır ve bu nafaka, kesinleşme tarihine kadar devam eder. Kesinleşme tarihinden sonra ise tedbir nafakası ortadan kalkar ve artık Mahkemece hükmedilmiş ise iştirak/ yoksulluk nafakası olarak devam eder. Elbette, Mahkemelerce yargılama sırasında verilen tedbir nafakası, koşulları varsa, Mahkemece kaldırılabilir ancak bu kararın da kesinleşmesi gerekeceğinden kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakası devam edecektir.

Eğer Mahkemece tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmemiş ise, ancak boşanma davası kanun yoluna başvuru üzerine Bölge Adliye Mahkemesine yahut Yargıtay'a gönderildiğinden henüz kesinleşmemiş ise, bu arada yargılama sürelerinin uzunluğu sebebi ile tedbir nafakasını almaya devam eden ancak iştirak/ yoksulluk nafakasını alamayan nafaka alacaklısının nafaka artırım davası açıp açamayacağı sorunu gündeme gelmektedir.


Nafaka alacaklısının bu durumda nafaka artırım davası açması mümkündür. Ancak, açılan nafaka artırım davasında yargılama yapılsa da hüküm kurmak için boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi beklenir.


"Ayrıca her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. İştirak nafakasının artırılmasına ilişkin daha önce açılan davadaki kararın kesinleşmemiş olması nafakanın artırılması için yeni bir dava açılmasına engel değildir. Mahkemece, önceki kararın kesinleşmesi beklenerek mevcut deliller doğrultusunda davanın esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir." (Antalya BAM 2. Hukuk Dairesi 2021/2419 E., 2021/2608 K.)


"Ayrıntıları Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03.04.2006 tarih ve 2006/3639 esas ve 2006/3500 karar Sayılı ilamında da açıklandığı üzere; her dava açıldığı tarihteki hukuk ve fiili duruma göre değerlendirilmelidir. Önceki nafaka arttırım davasının kesinleşmemiş olması yeni dava açılmasına engel değildir. Davacının, Ankara 11. Aile mahkemesinde açtığı iştirak nafakasının artırımı davasının tarihinin 19/11/2015 olduğu, 23/11/2016 tarihinde karar verilerek, davanın kısmen kabulü ile Deniz Çınar yönünden daha önce aylık 200 TL olarak belirlenen iştirak nafakasının aylık 230 TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, söz konusu kararın eldeki davanın açılış tarihi olan 30/11/2020 tarihinden sonra yargılamanın devamı sırasında 19/01/2020 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmaktadır. Önceki nafaka arttırım davasının kesinleşmemiş ve derdest olmasının yeni dava açılmasına engel olmadığı, kaldı ki Ankara 11. Aile Mahkemesindeki davanın 19/11/2015 tarihinde açıldığı ve bu tarih itibariyle nafakaya hükmedildiği gözetildiğinde, eldeki davada dava tarihinden itibaren ancak Ankara 11. Aile Mahkemesinin 23/11/2016 tarih, 2015/1951 Esas, 2016/1698 Karar sayılı kararı ile hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken, dava tarihi yerine önceki nafaka arttırım davasının kesinleşme tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, davacının açıklanan yöne ilişkin istinaf isteminin kabulüne karar verilmiş, tarafların sosyal ekonomik durumları, çocuğun yaşı, nafaka yükümlüsünün geliri gözetilerek, hükmedilen nafaka miktarı hakkaniyete uygun görüldüğünden, davalının Deniz lehine hükmedilen nafaka miktarına yönelik istinaf isteminin reddine karar verilmiştir." (ANKARA BAM 2. Hukuk Dairesi 2022/945 Esas, 2022/1596 Karar)


"...Ortak çocuk Ayşegül; 03/04/2000 doğumlu olup 03/04/2018 tarihi itibariyle ergin hale gelmiştir. İştirak nafakasının artırılması talepli dava çocuk ergin olmadan önce 02/03/2018 tarihinde açılmıştır. Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. İştirak nafakasına dair verilen ilk kararın kesinleşmemiş olması nafakanın artırılması talepli yeni dava açılmasına engel değildir. Boşanma ve velayete dair kararın kesinleştiği tarih ile nafakanın artırılması talepli dava arasında yaklaşık 2 yıl geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Bu nedenle; ortak çocuğun yaşı, eğitim düzeyi ve davacı ile davalının ekonomik durumu gözetilerek hakkaniyete uygun şekilde artırılarak nafakaya hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ortak çocuk Ayşegül yararına dava tarihinden, çocuğun ergin olduğu 03/04/2018 tarihine kadar sürmek üzere aylık 350,00-TL iştirak nafakasına karar vermek gerekmiştir." (ANTALYA BAM 2. Hukuk Dairesi 2019/1787 Esas, 2020/1107 Karar)


Boşanma davası devam ederken tedbir nafakasına hükmedildiğinde, aynı Mahkemeden tedbir nafakasının artırılmasını, yahut azaltılmasını, nafakanın kaldırılmasını isteyebilir miyim?


Mahkemece tedbir nafakasına hükmedildiğinde bu nafakanın, yargılama esnasında gelişen olaylar ve tarafların ekonomik durumları, enflasyon vb sebeplerle artırılması, yahut azaltılması, kaldırılması mümkündür.


Mahkemece hükmedilen tedbir nafakası boşanma davası kesinleşene kadar devam eder. Özellikle çekişmeli boşanma davalarının söz konusu olduğu durumlarda yargılamaların uzun sürmesi sebebiyle zamanla geçici nitelikteki bu nafakanın miktarı yetersiz kalabilmektedir. İşte bu gibi durumlarda henüz dava devam ederken mahkemeye bir dilekçe sunularak yahut hakimden talep edilerek tedbir nafakasının miktarında artırıma gidilebilmesi mümkündür.

Boşanma davasının sonuçlanması ardından da kesinleşmesi ile birlikte tedbir nafakası verilen karara göre boşanmış eş yönünden yoksulluk ve çocuk yönünden iştirak nafakası şeklinde devam ettirilebilir. Kesin kararla verilen nafaka miktarları çoğunlukla tedbir nafakasına nazaran daha yüksek miktarlarda olmakla beraber ona yakın bir miktar da hakim tarafından takdir edilmiş olabilir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page